Yeni Asgari Ücret ve Vergi Raporu yayımlandı!

  • Asgari ücret enflasyon karşısında nasıl eridi?
  • Temmuz 2024’te asgari ücret neden artmalı?
  • Adaletsiz vergi sistemi  ücretleri nasıl kemiriyor?

DİSK-AR tarafından hazırlanan Asgari Ücret ve Vergi Raporu 1 Temmuz 2024’te yayımlandı. Rapor iki bölümden oluşuyor. “Asgari Ücret” bölümünde asgari ücretin açlık ve yoksulluk sınırı, altın fiyatları ve kişi başına milli gelir karşısındaki kaybı, AB ve Türkiye’de asgari ücret miktarı ve kapsamı ele alınarak asgari ücret artışı talebinin bilimsel dayanakları ortaya konuyor. “Vergi” bölümünde ise gelir vergisi uygulamasının adaletsizliği nedeniyle artan vergi ve kesinti yükü, dolaylı vergilerin durumu irdelenerek Türkiye’de vergi yükünün büyük çoğunluğunun ücretlilerin üzerinde yıkılmış durumda olduğu ortaya konuyor.

Raporun PDF’ine erişmek için tıklayınız.

2021 yılı son çeyreğinde başlayan döviz krizi ve takiben hızla artan fiyatlar emeğiyle geçinenlerin alım güçlerinde ciddi kayıplara yol açtı. Bu dönemde tartışmalı TÜİK verileriyle, resmi yıllık enflasyon oranı yüzde 80’leri, gıda enflasyonu yüzde 100’ü aştı. Emekçilerin enflasyonu daha derinden hissettiği sır değil. Türkiye OECD ülkeleri içinde açık ara en yüksek enflasyona sahip ülke. Bu durum hükümetin bütün iddialarına rağmen uzunca bir süre böyle kalmaya devam edecek. Yüksek enflasyon doğrudan doğruya ücretli ve maaşlı çalışanların gelirlerinin erimesi anlamına geliyor.

Ülkemizde sendikalaşma ve toplu iş sözleşmesi kapsamının sınırlılığı ve hükümetin ücret politikası Türkiye’yi bir asgari ücretliler ülkesi haline getirdi.

Asgari ücretin ortalama ücret haline gelmesi, asgari ücretin sınırlı bir çalışan kesimini değil, çalışanların çok büyük bir kısmını ilgilendirmesi anlamına geliyor. Bu nedenle asgari ücrete zam yapılması bütün çalışanları etkileyen bir meseledir.

Hükümet asgari ücrete 2024 yılında ikinci kez zam yapılmasına karşı çıkıyor. Böylece hükümetin izlediği ekonomi politikası, asgari ücreti artırmak yerine, çalışanları enflasyona ezdirmeye yol açıyor. Gerçeği yansıtmayan asgari ücretin enflasyonu artırdığı iddiası ile hükümet asgari ücret artışına karşı çıkıyor. Türkiye’de asgari ücret kapsamı genişlerken asgari ücret zamlar karşısında iyice yetersiz kalıyor. İşçiler pahalılık altında eziliyor.

Artan hayat pahalılığı yanında işçilerin geçinmelerini zorlaştıran bir diğer etken de vergi ve kesintiler. Yüksek enflasyon nedeniyle büyük alım gücü kaybı yaşayan çalışanların eline geçen net ücretleri de yılın ilerleyen aylarında artan vergi ve kesinti yükü nedeniyle giderek düşüyor. Gelir vergisi oranlarının yüksekliği, vergi tarife dilimlerindeki adaletsizlikler ve asgari ücret vergi istisnasının çalışanlar aleyhine uygulanması sebebiyle işçilerin vergi yükü artıyor.

Dolaysız vergiler yanında dolaylı vergilerin yüksekliği de çalışanların vergi yükünü artırıyor. Bir yandan gelir vergisi bir yandan dolaylı vergiler, ülkenin vergi gelirlerinin önemli bir kısmını çalışanlardan karşılanmasına yol açıyor. İşverenlere vergi indirimleri ve prim destekleri sürerken, büyük servetlere yönelik servet vergisi uygulanmıyor, servet (mülkiyet) vergisi cüzi miktarlarda kalıyor. Türkiye’de en zengin yüzde 1’in servetinin bütün ülkenin servetinin yüzde 39,5’ini oluşturmasına rağmen bu büyük servetlerden vergi alınmıyor.

Asgari ücreti artırmayan hükümet, işçilerin üzerindeki vergi yükünü düşürecek düzenlemeleri de hayata geçirmiyor. Gündemdeki vergi paketinde ücretlilerin vergi yükünü hafifletecek herhangi bir düzenleme bulunmadığı gibi çalışanları olumsuz etkileyecek çeşitli harçlar ve vergiler de bulunuyor. Vergilerin önemli bir işlevi olan gelirin yeniden bölüşümü ve gelir adaleti sağlamak görmezden geliniyor. Hükümet vergiyi “tabana” yaymaya devam ediyor. Sermayeden, zenginlerden, büyük servet sahiplerinden vergi alınmıyor.

Rapora erişmek için kapak görseline tıklayınız.