Asgari Ücret Raporu 2016

Asgari Ücret Raporu 2016

2016 Asgari Ücret Raporu için görseli veya linki tıklayınız

2017 yılı asgari ücreti bildiğiniz gibi aralık ayı içinde belirlenecek. Asgari ücret tespiti öncesinde özellikle sermaye ve Hükümet çevrelerinde asgari ücret artışını düşük tutmaya dönük açıklamalar gelmeye başladı.

Hükümet ve sermaye çevrelerinin asgari ücretin yüksekliğine ilişkin abartılı ve gerçek dışı değerlendirmelerine dair görüşlerimizi paylaşmadan önce bir hatırlatma yapmak isteriz. Bilindiği gibi DİSK olarak 2015 yılı asgari ücretinin net 1800 TL olmasını, 2016 asgari ücretinin ise net 1900 TL olmasını savunduk. Asgari ücrette esaslı bir artış yapılmasına yönelik başta konfederasyonumuz tarafından dille getirilen talepler, 7 Haziran 2015 seçimleri öncesinde partilerin gündemine girdi. 1400 ile 1800 TL arasında asgari ücret, muhalefet partilerinin seçim vaatleri arasına yer aldı.

Asgari ücretin artış taleplerine kulaklarını tıkayan ve 7 Haziran seçimlerinden büyük oy kaybıyla çıkan AKP Hükümeti, 1 Kasım seçimleri öncesinde ise net 1300 TL asgari ücreti kabul etmek zorunda kaldı. 2016 asgari ücretinde yaşanan yüzde 30’luk artış başta konfederasyonumuzun yürüttüğü kampanya olmak üzere emek hareketinin önemli bir kazanımı oldu. Hükümet ve sermaye çevreleri şimdi bu kazanımı aşındırmak için çeşitli gerekçelerle asgari ücret artışını baskılamak istiyor. Oysa Türkiye’de asgari ücret geçim ücreti olmaktan hala çok uzaktadır ve ücretler asgari iken eşitsizlikler azamidir. Bu konuda konfederasyonumuzun araştırma birimi DİSK-AR tarafından hazırlanan Asgari Ücret Raporu’ndan çeşitli bulguları sizlerle paylaşmak istiyoruz.

  1. Türkiye’de emeğin milli gelirdeki payı düşmektedir.

Asgari ücretin enflasyonun üzerinde artmış olması, gelir dağılımında ve yaşama koşullarında anlamlı bir etki yaratmamıştır. Nüfusun en düşük gelir grubunu oluşturan yüzde 20’lik diliminin milli gelirden aldığı pay, uzun süredir yüzde 6 civarında çakılı kalmıştır. Buna karşın nüfusun en yüksek yüzde 20’lik grubunun milli gelirden aldığı pay yüzde 46 civarında seyretmektedir. Nüfusun en düşük gelire sahip yüzde 20’lik dilimi ile en yüksek gelire sahip yüzde 20’lik dilimi arasında 8 kat fark vardır. 1999’da yüzde 52,2 olan ücretlerin milli gelir içindeki payı 2000’li yıllarda sistemli biçimde azalarak 2015 yılında yüzde 34 seviyesine gerilemiştir. Bu da Avrupa Birliği ortalaması olan yüzde 55’in hayli gerisindedir.

  1. İşverenlerin iddialarının aksine Türkiye’de işgücü maliyetleri düşüyor

2000 yılında 100 olan işgücü maliyeti, 2015 yılında 27 puanlık düşüşle 73’e gerilemiştir. Oysa aynı dönem içinde AB ülkelerinde işgücü maliyetlerinde sadece üç puanlık düşüş yaşanmıştır.

Asgari ücret artışlarının gerçek maliyeti işverenler tarafından üstlenilmemektedir. İşverenler, teşvikler ve verimlilik artışı yoluyla, yük olarak ifade ettikleri işgücü maliyetlerinden sürekli olarak tasarruf etmektedir. Yani, ücret ve verimlilik arasındaki makas açılmakta, uzun çalışma saatleri ve yoğun/ağır çalışma koşulları da işgücü maliyetinin düşmesine yol açmaktadır.

  1. Asgari ücretin işverene maliyeti azalıyor.

Sermaye çevreleri özellikle 2016’daki yüzde 30’luk asgari ücret artışını bahane ederek, maliyetlerinin çok arttığından dem vurmaktadırlar. Ancak bu yakınmaları gerçeği yansıtmıyor. Asgari ücretin işverene maliyeti bir yandan Asgari Geçim İndirimi (AGİ) öte yandan 5 puanlık SGK prim indirimi nedeniyle önemli ölçüde düşmektedir. 2016 itibariyle AGİ hariç asgari ücret 1300 TL değil, 1177 TL’dir. İşveren tarafından işçiye ödenen net asgari ücret budur.

Asgari ücreti “yük” olarak göstermek isteyen işverenlere yönelik yüzde 5’lik SGK prim desteğinin bütçeye getirdiği yük, 2010-2016 arasında 63 Milyar TL’dir. Asgari ücret artışının çok önemli bir bölümü kamu kaynaklarından sağlanmaktadır. Böylece işverenin yükümlülüklerinin bir bölümü, halkın/emekçilerin sırtına yüklenmektedir. Halkın/emekçilerin vergileriyle işverenler finanse edilmekte, işverenlere bütçenin neredeyse yüzde 4’ü aktarılmaktadır.

  1. Hükümetin iddialarının aksine Türkiye düşük asgari ücretli ülkeler arasındadır.

Asgari ücretin rakamsal olarak karşılaştırmasının emekçiler açısından anlamı yoktur. Önemli olan asgari ücretin alım gücünün karşılaştırılmasıdır. OECD 2015 verilerine göre asgari ücretin satın alma gücü açısından Türkiye 26 OECD ülkesi içinde 20. sırada yer almaktadır. Yine satın alma gücüne göre bir değerlendirme yapıldığında AB ülkeleri ortalama Türkiye’nin 2 ile 2,5 kat daha yüksek asgari ücrete sahiptir.

  1. Asgari ücret dolar karşısında eriyor.

2008 yılı başında 414 dolar olan asgari ücret 2016 Kasım ayı itibariyle 377 dolara geriledi. Döviz kurlarındaki erime asgari ücreti de aşındırmaktadır. Dövizdeki artış nedeniyle enflasyonun yükselmesi, reel olarak geriletecektir.