DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu 6 Kasım 2021’de yaptığı açıklamayla Anayasa Mahkemesi ve ceza mahkemeleri kararlarıyla aklanan barış bildirisi imzacısı bilim insanlarının başvuruları için OHAL Komisyonu tarafından red kararı verilmeye başlanmasının Anayasanın ihlali anlamına geldiğini vurguladı.
Aralarında emeğin haklarına yönelik bilimsel çalışmalar yapan ve DİSK-AR araştırmalarına emek veren çok sayıda bilim insanının da yer aldığı akademisyenlerle ilgili yargı kararlarının uygulanmasını ve üniversitedeki görevlerine dönmelerini talep eden açıklamanın tam metni aşağıda yer almaktadır:
“OHAL Komisyonu Anayasa Mahkemesi ve yargı kararlarını çiğniyor!”
Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonu (OHAL Komisyonu) kamuoyunda Barış Akademisyenleri olarak bilinen ve “Bu Suça Ortak Olmayacağız” başlıklı bildiriyi imzaladıkları için üniversitelerden ihraç edilen akademisyenlerin başvurularına red kararları vermeye başladı.
15 Temmuz darbe girişimi sonrasında OHAL koşullarında hukuksuz biçimde darbecilerle aynı çuvala sokularak ihraç edilen bilim insanlarını çok uzun yıllardır emeğin hakları ve sosyal adalet için yaptıkları bilimsel çalışmalarından tanıyoruz.
Bilim insanlarının imzalamış oldukları bildiri ifade özgürlüğü kapsamındadır ve bu durum Anayasa Mahkemesi ve Ceza Mahkemesi kararları ile kesinleşmiştir. Bilindiği gibi bildiriyi imzalayan 822 akademisyen hakkında ceza davaları açıldı. Bu davalarda verilen bazı cezalar nedeniyle konu bireysel başvuru yoluyla Anayasa Mahkemesi’ne taşındı. Anayasa Mahkemesi 2018/17635 sayılı başvuruyu 26 Temmuz 2019’da karara bağladı. Karar, 19 Eylül 2019’da ve 30893 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak kesinleşti. Anayasa Mahkemesi, bildiriyi imzalayanlara verilen cezaların hak ihlali olduğuna ve yeniden yargılama yapılarak hak ihlalinin ortadan kaldırılmasına hükmetti. Böylece ülkemizin en üst yargı organı olan Anayasa Mahkemesi “Bu Suça Ortak Olmayacağız” başlıklı bildiriyi imzalamanın ifade özgürlüğü kapsamında olduğuna ve suç olmadığına hükmetmiş oldu.
Anayasa Mahkemesi’nin söz konusu kararını takiben Ceza Mahkemeleri de Barış Bildirisi’ne imza atan akademisyenlerin beraatına karar verdi. Ceza Mahkemeleri’nin vermiş olduğu kararlarda “terör örgütü propagandası yapmak suçundan cezalandırılmaları istemiyle mahkememizce kamu davası açılmış ise de sanığın üzerine yüklenen suçun yasal unsurlarının oluşmadığı, bu haliyle sanık için yüklenen fiilin kanunda suç olarak tanımlanmamış olduğu anlaşıldığından sanığın beraatına karar verilmiştir” denmektedir.
Bilindiği gibi Anayasa’nın 153. maddesine göre “Anayasaya Mahkemesi kararları kesindir” ve “Anayasa Mahkemesi kararları yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlar.” Anayasa’nın 138. maddesine göre ise “yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez.”
OHAL Komisyonu idari organdır. OHAL ürünüdür ve hukuksuzdur. OHAL Komisyonu Anayasa hükümleri ve yargı kararları ile bağlıdır. OHAL Komisyonu Anayasa Mahkemesi ve yargı kararlarına dayanarak başvurularla ilgili “kabul” kararı vereceğine tam tersine red kararı vermeye devam etmektedir.
OHAL Komisyonu yetkisini aşarak kendisini yargı erkinin üstünde konumlandırmış ve Anayasa’yı ihlal etmiştir. Anayasa Mahkemesinin suç olarak görmediği, ceza mahkemelerinin beraat kararı verdiği bir durumda sıradan bir idari kurulun hak gaspına kalkışması kabul edilemez.
Anayasa kuralları ve yargı kararları herkesi bağlar. Anayasa’nın üstünlüğü bağlayıcılığı herkes için geçerlidir. Yaptıkları bu hukuksuz işlemin idari olduğu kadar kişisel hukuksal sonuçları olduğunu ve Anayasa hükümlerini ihlal etmenin ağır bir suç olduğunu OHAL Komisyonu üyelerine hatırlatmak isteriz.
OHAL Komisyonu’nu bu hukuksuz yoldan geri dönmeye ve AYM ve ceza mahkemeleri kararları doğrultusunda barış bildirisini imzalayan akademisyenleri göreve iade etmeye çağırıyoruz.
Açıklamanın tam metni için tıklayınız